“Korunma” için uyguladığımız yöntemler zaman içinde değişip,çeşitlenip kendi koruma çemberlerimize “tecrit”e dönüşebilir.Bu “tecrit çemberleri” korunma güdüsüyle içine hapsolduğumuz mekandaki dışarıya açılan pencerelerin (gözlerin) önünü kapatabilir.
Şeffaftırlar ve her bir tecrit çemberi dünyayı algılayışımızı farklılaştırır.
Şeffaftırlar ve her bir tecrit çemberi dünyayı algılayışımızı farklılaştırır.
Orçun BESLEN (Perde üzerine karışık teknik)
Güvendiğimiz ne varsa onları cam parçalara dönüştürüp bu parçalardan oluşturduğumuz bir fanusun içine kendimizi hapsederiz. Görebiliriz fakat yalnızca gözlerimizle, duyabiliriz fakat yalnızca kulaklarımızla.Öncelikli, bedenimizi korumak için oluşturduğumuz bu yapının içinde zihnimizin asıl ben’i içinde tuttuğu bir çember daha vardır. Kuruntular, güvenle oluşan parçaların üzerine düşen ışıkların, kendine çarpması ve geri dönüp tekrar kırılmasıyla her seferinde dönüşür ve en içteki çembere rüyaları düşürür. Fakat ne dış kabuk cam fanus, ne içteki çember cam kabuk, içindeki ben’i görebilmemiz için bir perde aralamamıştır.
Sergül ACAR (Kraft üzerine karışık teknik)
Hiçbirimiz yalnız değiliz. Hepimizin içinde birsürü biz var. Gülerken yanımızda olan, sinirliyken bizi kışkırtan, korkarken bakmayı istemediğimiz o köşeye baktıran, güvendiğimiz ne varsa sorgulatan. Yıllardır o tasvir edilen omuzlarımızdaki o küçük melek ve şeytanlar gerçek. Kafamızın içinde. Lanetliyiz, lanetimiz şeytanlarımızın bol olması.
Sevda YILDIZ (Müzik yerleştirme)
Yorumlar
Yorum Gönder