Ana içeriğe atla

Bu Kafayla Seni



Özellikle malzemenin varoluşu üzerine bu süreci göstermek istediğimi belirtmeliyim. Bir sanatçının imzası haline dönüşebilecek olan malzemenin süreci, aynı zamanda düşüncenin de sürecidir. Her şey değişir, bir devinim halinde döner ve artık eski bir düşünce yeni olabilir. 

   Nietzsche, bize gerçeği akıl yoluyla yakalamaktan çok, gerçek olanı istediğimiz gibi kurguladığımızı söylemektedir. Gerçeği istediğimiz gibi kurgulayabiliyor ve kendi gerçekliğimizi oluşturuyorsak, bir heykeltraş olarak malzemeyi de kendi gerçekliğim için, kurguluyor, değişime sokuyor, farklı bir dil yaratmak ve kendimi ‘’mutlu’’ edebilmek için gerçekliği bütün kollardan kontrol altında tutmaya çalıştığımın bir göstergesi olarak bu çalışmaya bakabilirsiniz. 
   Öncelikle fizyogramla başlayan ‘’gerçeklik ‘’ hikayesi, daha sonra mono baskı ve nihayetinde tel figürlerin gelişiminde görülebilir. Fizyogram, fotoğraf makinesinin uzun pozlamasıyla elde edilen bir tekniktir. Yani siz elinizde ışıkla çizim yaparken, çizdiğinizin gerçekliğini ancak fotoğraf makinasının fotoğrafı işlemesinden sonra görebilirsiniz. Burada ‘’gerçek’’ bir başka gerçekliğin elindedir. Aynı tekniğin artık boyayla buluştuğu yerde mono baskı tekniğiyle aynı etkiyi almak istediğim açık bir şekilde görülebilir. Daha sonraki çalışma model üzerinden yaptığım çizimlerin tel aracığıyla yeniden üretimini gösterirken artık malzeme benim için evrimini tamamlamış ve gölgesini kazanmıştır. 
       Gerçeğin gölgesiyle, yani nesneyle özdeşleştirilmesini engelleyen bu gizli benzerliği, nesnenin sırrını göz ardı etmektedirler. Çünkü gölgesi sayesinde gerçek kendi kendinin tıpatıp aynısı olmaktan kurtularak saydamlaşmaktadır.

                                                                                                                      Orçun Beslen  Ekim 2017













                                                                                                                                                  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Buralar hep değerliydi!

Kentlerde ve ülkelerde değişimin en büyük göstergelerinden birinin meydanların değişimini olduğunu neredeyse artık herkes biliyor ve dolayısıyla buna tanıklık eder durumda.  (Kentsel dönüşümle ilk müdahale edilen bölgeleri hatırlayabilirsiniz İstanbulda.) Bu duruma örnek olarak Kadıköy meydanından bahsedecek değilim. Bahsettiğim yer Taksim meydanı. Hatta Taksim meydanı ve çevresini sınır olarak aldığını söyleyebilirim. 2011'den bu yana süren Suriye savaşı, 2013 Gezi eylemleri aslında son 10 senedir Taksim meydanının kaderini belirlemiş durumda görünüyor.   Askeriyenin kalkıp bir tanka ceza verebileceğini biliyoruz (Yılmaz Güney Tankı). Ama Hükümetin en sembolik meydanlarından birine ceza verebileceğini tahmin eder miydiniz?                                  ...

TURUNCU-YEŞİL

“Korunma” için uyguladığımız yöntemler zaman içinde değişip,çeşitlenip kendi koruma çemberlerimize “tecrit”e dönüşebilir. Bu “tecrit çemberleri” korunma güdüsüyle içine hapsolduğumuz  mekandaki dışarıya açılan pencerelerin (gözlerin) önünü kapatabilir. Şeffaftırlar ve her bir tecrit çemberi dünyayı algılayışımızı farklılaştırır. Orçun BESLEN (Perde üzerine karışık teknik) Güvendiğimiz ne varsa onları cam parçalara dönüştürüp bu parçalardan oluşturduğumuz bir fanusun içine kendimizi hapsederiz. Görebiliriz fakat yalnızca gözlerimizle, duyabiliriz fakat yalnızca kulaklarımızla. Öncelikli, bedenimizi korumak için oluşturduğumuz bu yapının içinde zihnimizin asıl ben’i içinde tuttuğu bir çember daha vardır. Kuruntular, güvenle oluşan parçala rın üzerine düşen ışıkların, kendine çarpması ve geri dönüp tekrar kırılmasıyla her seferinde dönüşür ve en içteki çembere rüyaları düşürür. Fakat ne dış kabuk cam fanus, ne içteki çember cam kabuk, içindeki ben’i görebilmemiz için bir perde ...

Ben Ne Zaman Dekoratif Oldum?

Dekoratifin karşılığında söyleyeceğim şey nedir? Dekoratif olmayan mıdır? Dekoratif nedir? Girişimlerin hepsinin anlamını daha ilk fikir ortaya atıldığı anda yitip gitmesi bizi bir kuyunun içine atıyor. Her seferinde tekrar tırman. Düşün, oku, sabret. Ama asla cesaretle değil. Tersine korkak bir kararlılıkla hareket et. Çık kuyudan şimdi, tekrar tırman. Ama tırmanırken artık kuyuya düşerken tutunacak yer ara kendine, her zaman dibe batmanı engelleyecek bir şeyleri bul. Esasen kurgulanabilir, yönetilebilir ki herkes birilerini yönetir. En kötüsü bir kediyi kıstırır sözünü geçirmek için. Bir balta sonra! Önce kendimizi kesmemiz gerektiği üzere. Çiçekler sarı kahverengi papatyalar, yağlıboya gibi aslında ama sanki paint de yapılmış gibiler. Ve sarı siyah kırmızı çizgiler, derin maviler üzerinde canlı, capcanlılar! Daha da yaşamak için sürekli bir hareket, yabancı insanlar, bazıları da kovboy şapkalı ve güneş! Kırmızı bedenler. Bedenleri pasifleşirdiler önce, ama sonra hareket...